Kuzey Irak’ta Pençe-Kilit Harekâtı bölgesinde üç yıl önce şehit olan bir askerimizin naaşını bulmak için yürütülen arama-kurtarma operasyonu, milletimizin yüreğini dağlayan yeni bir acıya dönüştü.
Terör örgütü PKK’nın bir dönem “hastane” olarak kullandığı öne sürülen mağarada yapılan çalışmalarda, 19 Mehmetçiğimizin arama kurtarmaya katıldığı operasyonda metan gazına maruz kalan , ilk olarak 5, ardından 8, en son 12 yiğidimizin şehit olduğu açıklandı.
Acı haberi alan ailelerin feryadı, yürekleri paramparça etti. O feryatlardan biri özellikle yankı buldu: “Şehidin helvası sizin ocakta kavrulmadığı sürece, size hep tatlı gelecek…”
Bu söz, bir annenin yüreğinden yükselen isyandı. Evladını toprağa veren bir annenin çaresizliği, öfkesiydi.
Şehitlerimizin her birinin ardında ayrı bir hikâye var. O kor ateş, yalnızca düştüğü evin ocağını değil, milletin bağrını da yakıyor. Bir annenin, bir babanın, bir kardeşin, bir eşin, bir çocuğun içine düşen o ateş, kolay kolay sönmüyor. Zamana bırakılsa da unutulmuyor.
Yaşanan bu facia, sadece bir kaza mıdır? Yoksa bir tuzak mıydı?
PKK’nın yıllarca kullandığı ve hastane olarak işaret edilen bir mağarada metan gazı vardıysa neden orada yıllarca kaldılar?
Bu sorular, yalnızca şehit ailelerinin değil, tüm milletin vicdanında yankı buluyor.
Şimdi yetkililere düşen görev, bu olayın tüm boyutlarıyla aydınlatılmasıdır.
Açık ve net olunmalıdır. Eğer bu bir sabotajsa, eli kanlı teröristlerin kirli oyunuysa, artık “kadife eldiven” bir kenara bırakılmalı ve kadife eldiven içindeki demir yumruk vakit kaybetmeden indirilmelidir.
Unutmayalım:
Bu millet şehidini unutmaz.
Unutturmak isteyenlere de cevabını demokrasinin keskin kılıcı olan sandıkta verir.
Siyasetçiler bu yolda yürürken sözlerinin arkasında durmalı, göz göre göre yoldaki taşlara takılmamalıdır. Terörsüz Türkiye” ülküsü, kararlılıkla sürdürmekse amaç o zaman kaç şehidimiz olacak daha bilinebiliyor mu?
Selam ve Saygılarımla
Metin Şendil










